Bartın 1 Şubesi

Dünyada bir uyanış yaşanmakta, emperyalist sistem miadını doldurmaktadır

Dünyada bir uyanış yaşanmakta, emperyalist sistem miadını doldurmaktadır

Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, bir tarihin yön değiştirmesine, bir milletin talihinin değişmesine, bir ülkenin geleceğinin şekillenmesine, dünya düzeninin yeniden dizayn edilmesine hem fikir hem de fiil düzeyinde ter akıttıklarını belirterek, “Biz, insanın dünyadaki hikâyesinin felah merkezli, emeğin yerküredeki konumunun refah temelli olmasının derdindeyiz. Biz, adalet yoksunu bir coğrafyanın kalmadığı, ekmek yoksulu bir insanın olmadığı, onurunu korumaktan aciz tek bir topluluğun bulunmadığı, insanı ve haklarını hedef alan hiçbir zalimin ayakta kalmadığı bir dünyayı inşa peşindeyiz” dedi.

Eğitim-Bir-Sen 40. Başkanlar Kurulu toplantısı İstanbul’da gerçekleştirildi. Sendikal çalışmaların değerlendirildiği, gündeme ilişkin istişarelerin edildiği toplantının açılışında konuşan Ali Yalçın, aklın hakkını vermekle, akılla yol yürümekle, akılla iş görmekle yetinmeyen, üstüne ilkelerinden taviz vermeden, değerlerinden vazgeçmeden hem işi doğru yapmanın hem de doğru işler yapmanın derdini yüklenen Eğitim-Bir-Sen’in 26 yıllık soylu mücadelesinin yerelden evrensele, zirveden yeni ufuklara yolculuğuna öncülük eden başta Mehmet Akif İnan ve yol arkadaşları olmak üzere, kuruluştan bugüne emek verenlere, fedakârlıklarıyla davaya hizmet edenlere teşekkür etti.

Anadolu mayasını yarınlara taşıyacak fikir işçileriyiz

26 yıllık emeğin, 26 yıllık birikimin, çeyrek asrı aşan soylu mücadelenin her anının, her yönünün ve her insanıyla önemli, değerli olduğunu kaydeden Yalçın, “Biz, insanın dünyadaki hikâyesinin felah merkezli, emeğin yerküredeki konumunun refah temelli olmasının derdindeyiz. Biz, emperyalizmin medeniyet coğrafyamızda kurduğu sömürü çarkını, bizi ve değerlerimizi toza dönüştürme tezgâhını, kapitalizmin ‘petrolü, insandan değerli gören’ kan pazarını yerle yeksan etmenin mücadelesindeyiz. Biz, ülkemizin bağımsızlığını, egemenliğini, birlik ve kardeşliğini hedef alan devletlere, örgütlere, şebekelere karşı koymanın, emek alanındaki, sivil toplum mecrasındaki merkeziyiz. Hainlere, teröristlere, iş birlikçilere, yerli tetikçi ve lejyonerlere fırsat vermeyen, meydanları teslim etmeyen, alanlarda had bildiren mana erleri, Anadolu mayasını yarınlara taşıyacak fikir işçileriyiz” şeklinde konuştu.

İnsanlığın on yıllardır, iklim değişikliğini, çok daha ötesinde ‘küresel ısınmayı’ tartıştığına işaret eden Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dünyanın ve insanlığın asıl gündemi dünyanın ikliminin değişmesi değil, dünya düzeninin değişmesidir. Dünya ve insanlık, ‘küresel ısınma’nın sonuçlarını değil, emperyalizmin çökmesine, kapitalizmin göçmesine sancılanan tarihin ve bunun emarelerini veren ‘küresel ıkınma’nın süreçlerini ve sonuçlarını tartışmalıdır. Son 150 yıllık süreçte bölgesel düzeyde büyük savaşlar, iki büyük dünya savaşı ve nihayetinde 2 binli yıllara on kalaya kadar süren soğuk savaş marifetiyle kurulan, korunan ve güncellenen ‘dünya sistemi’, ‘emperyal düzenek’ ve ‘finans kapital düzen’ sahipleri ve müritleri tarafından da bilinmektedir ki, miadını doldurmaktadır. Daha açık ifadeyle, birileri dünyayı kendilerine ait gayrimenkul, insanlığı köhne düzenlerine mahkûm kul gören sistemin sahipleri, düzeneğin tacirleri, düzenin mucitleri, yolun sonunun göründüğünü biliyorlar ve panikliyorlar. O panikle saldırıyorlar. Ülkeleri bölmenin, coğrafyaları sömürmenin, hepsinden öte insanlığı yok etmenin hesabı içindeler. Mısır’da yaptıkları darbenin, Arakan’da uyguladıkları zulmün, Filistin’de devam ettirdikleri vahşetin, Suriye’de hayata geçirdikleri iç savaş pratiğinin her biri bu hesaplarının parçasıdır. Kurdukları ve kullandıkları terör örgütlerinin, eğittikleri ve ağır silahlar teslim ettikleri teröristlerin varoluş sebepleri de bu hesabın parçasıdır.”

ABD’nin sinsi planları Zeytin Dalı’nın gerekliliğinin belgesidir

“Zeytin Dalı Harekâtı’yla, Türkiye’yi kuşatmaya, terör koridoru oluşturarak medeniyet coğrafyasıyla bağını koparmaya çalışanlara rest çekiyoruz” diyen Yalçın, “İçeriden def ettiklerimizi, sınırlarımızın dibinden de derdest ediyoruz. Afrin’de gerçekleştirilen harekât sadece sınırlarımızın güvenliğini değil, bölgenin, ümmetin geleceğini de korumaktır. Zeytin Dalı, üçüncü dünya savaşının bizim coğrafyamızda çıkarılması stratejisinin çöpe atılma hamlesidir. Afrin’de canını hiçe sayan yiğitler, Türkiye’nin ‘emperyalizme geçit yok’ kararlılığının göstergesidir. ABD’nin ikircikli tavrı, sinsi planları, Zeytin Dalı Harekâtı’nın gerekliliğinin ve vazgeçilmezliğinin belgesidir. Afrin, emperyal aklın yok oluş cinnetini yaşayacağı, kapitalist kurnazlığın tükeniş çığlığını atacağı zillet çukurudur. Biz savaştan, çatışmadan yana bir inancın mensupları değiliz. Fakat adalet ve barış için, hepsinden öte Hakk için yapılan mücadelenin gurur, savaşa girmenin onur olduğunu da biliriz” ifadelerini kullandı.

Kazanılmış haklarımızdan taviz vermeyeceğiz

Kamu personel sistemine yönelik değişimlerde iş güvencesinin olmazsa olmazları olduğunu söyleyen Yalçın, “İş güvencesini tartışmayız. İş güvencesine yönelik bir tartışmanın açılmasına tahammülümüz olamaz. Çünkü kamu görevlilerine, üyelerimize ve örgütümüzü bugünlere getiren öncülere taahhüdümüz var. O taahhüt nettir: Kazanılmış haklarımızdan geri adım atmak, kazanmamız gereken haklar noktasında mücadelemizde geri durmak yok. Bizim açımızdan kamu personel sisteminin en büyük sorunu; kariyer noktasında vaat, liyakate dayalı icraat zemini oluşturmamasıdır. Ödül verirken cimri, ceza verirken cömert bir sistem söz konusudur. Kamu görevlilerinin rakam olduğunu düşünen, insan olduğunu unutan bir mali hak anlayışı hâkimdir. Nasıl ki toplu görüşmeyi toplu sözleşmeye çevirmişsek, kamu personel sistemini de yasaklar, sınırlamalar, cezalar, ayrıcalık ve ayrımcılık oluşturan kurallar silsilesi olmaktan kurtarmak durumundayız. Hak etmeyenin göreve gelmesi, hak edenin kenara itilmesi bizim açımızdan ne hukuki ne ahlaki ne insani ne de imanidir. Bizim için liyakat, ‘Emaneti ehline verin’ emrinin kamu personel sistemindeki iz düşümüdür. Bizim için kariyer, hakkı olana hakkın verilmesi, haksızlık edilmemesi, kul hakkının yenilmemesi zeminidir. Üyelerimiz için hak kazanmak adına nasıl emek veriyorsak, üyelerimizin mesleki yeterliliklerini artırmak, bu amaçla açılan sınavları kazanmasını sağlamak için de emek vermeli ve ter dökmeliyiz” diye konuştu.

Değişim meşalesinin hem yakıcısı hem taşıyıcısı hem de koruyucusuyuz

Değerler sendikacılığı, akademik hizmet sendikacılığı, medeniyet sendikacılığı kavramlarını sendikacılığa kazandıran, sendikacılığın fikri zemininde bu kavramlar üzerinden yeni kuramlar oluşturmak için uğraşan Eğitim-Bir-Sen’in kariyeri ve liyakat odaklı kamu personel sistemini adalet anlayışının vazgeçilmez gereği ve gerçeği olarak kabul ettiğini dile getiren Ali Yalçın, şöyle devam etti: “Eğitim-Bir-Sen gibi olağan dışı süreçlerde kuruluş iradesini ortaya koyan, olağanüstü işler yaparak Türkiye’nin birçok zeminde olağanlaşmasına öncülük eden bir emek örgütü, sivil toplum bilinci bir hareket olarak değişimlere yön verecek ve bu değişimlerin yönümüze, yolumuza ve kazanımlarımıza zarar vermesini engelleyecek birikimimiz, tarihimiz, gücümüz ve kararlılığımız var. Dünya değişiyor, bölgemizde değişimin, dönüşümün sancıları, sıkıntıları yaşanıyor. Türkiye hem genel anlamda hem de bize mahsus alanlar boyutuyla son noktası iyi, güzel ve doğru ile taçlanacak olan büyük bir dönüşüm süreci yaşıyor. Şüphesiz, bütün değişimlerin ve dönüşümlerin, reform ve restorasyon süreçlerinin itici gücü, öncü kulvarı eğitimdir. Bizim açımızdan en önemli olan konu da burasıdır. Eğitim alanında gerekli hamleleri yapamadığımızda, eğitim-öğretim noktasında olmamız gereken seviyeye çıkamadığımızda bütün değişim ve dönüşüm saman alevi olacaktır. Oysa eğitimde, öğretimde, temel eğitim kurumlarından yükseköğretim kuruluşlarına her tür ve kademede gerekeni gerçekleştirirsek, olandan kurtulup olması gerekene doğru yol alırsak, yaptıklarımız, başardıklarımız saman alevi değil, medeniyetle bağımızı yeniden kurmak, fikir ve irfan ağımızı yeniden oluşturma noktasında söndürülmesi imkânsız değişim meşalesi olacaktır. Biz o meşalenin hem yakıcısı hem taşıyıcısı hem de koruyucusuyuz. Müfredat değişmeli derken, müfredat değişikliğine çalışmalarımızla yön verirken heyecanımız ve kararlılığımız bundandı. Ders kitaplarını incelerken, ölçme-değerlendirme süreçlerine yön verirken, eğitim çalışanlarımızın haklarını koruyup artırırken de amacımız, bakışımız buydu. Gündem eğitimse masanın başında Eğitim-Bir-Sen, tartışmaların merkezinde Eğitim-Bir-Sen’in fikirleri olacaktır. Konu, öğrenci olduğunda da öğretmen olduğunda da eğitim çalışanları olduğunda da taraf sıfatı da öncü sıfatı da tartışmasız olan Eğitim-Bir-Sen’dir.”

Dünya insanın emeğine, insan eğitimin desteğine muhtaçtır

Dün eğitim alanında şikâyet, sitem ve rahatsızlık konusu olan ne varsa bugün hiçbirinin olmamasının aktörünün Eğitim-Bir-Sen olduğunu kaydeden Yalçın, “Bugün eğitim-öğretim alanında beğenilen, takdir edilen her ne varsa bunda Eğitim-Bir-Sen’in emeği, teri, fikri ve eylemi vardır. Dünyayı insan, insanı eğitim değiştirir. Dünyayı insan, insanı eğitim farklılaştırır. Dünya insanın emeğine, insan eğitimin desteğine muhtaçtır. Bizim yaptığımız işin önemi buradan geliyor. Dünyanın değişimine de insanın gelişimine de yön veren bir alanda hizmet üretiyor, böylesi bir alanın emek verenleri için ter döküyoruz. Dünyanın ekseninin kayması ya da yörüngesinin değişmesi nasıl bir felakete yol açar bilmek mümkün değil fakat insanın ekseni kayarsa, insanlığın yörüngesi şaşarsa afeti aşan, felaket ifadesinin yetersiz kalacağı kesin. Biz, insanlığın afetinin, insanın felaketinin, beşer aklının kendi eliyle üretebileceği kifayetsiz kıyametin engelleyicisi, insanın onurlu hayat yaşamasına, insanlığın felah noktasına ulaşmasına zemin olacak adil bir düzenin kuruluş mücadelesinin fikri alandaki yön vericisiyiz” dedi.