“Uluslararası Sendikacılık ve Sosyal Politika” çalıştayında konuşan Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, “Emeğin dini ve ideolojisi olmaz diyoruz ve tüm dünya üzerinde ortak bir dili, emeğin dilini hâkim ve anlaşılabilir kılmak istiyoruz. Çünkü emek evrenseldir” dedi.
Memur-Sen, SESRIC ve TODAİE’nin ortaklaşa düzenlediği “Uluslararası Sendikacılık ve Sosyal Politika” çalıştayı, Genel Başkan Ali Yalçın, TODAİE Genel Müdürü Onur Ender Arslan, Memur-Sen’e bağlı sendikaların yönetim kurulu üyeleri, 24 ülkeden 25 katılımcı ve uluslararası sendikaların yöneticilerinin katılımıyla Ankara’da yapıldı.
Sendikal birikimlerimizi paylaşmak istiyoruz
Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, programın bir başlangıç olduğunun altını çizerek, “Bu programları sürdürmek istiyoruz. Amacımız karşılıklı iyi niyet protokolü imzaladığımız sendikalarla iletişimimizi artırmak ve sendikal birikimlerimizi paylaşmaktır. Bu konuda nitelikli dostluklar geliştirmeyi, emek hareketini evrensel bir harekete dönüştürmek adına çok önemli görüyoruz. Bu buluşmanın da, daha önce yapılan buluşmaların da amacı birbirimizden daha fazla istifade edebilmektir. İyi ki buradasınız ve iyi ki bir aradayız, bir sertifika programını birlikte icra ediyoruz. Bu bizim için son derece kıymetlidir. Memur-Sen olarak, dünyadaki tüm emek hareketleriyle hiçbir mensubiyetine bakmaksızın dayanışmayı ve iletişimi önemli görüyoruz” şeklinde konuştu.
“Alın terinin ve gözyaşının rengi aynıdır” diyen Yalçın, “Biz Memur-Sen olarak, gücümüzün yettiği nispette bireysel sorumluluğumuzu yerine getirdik mi sorusunu kendimize çok soruyoruz ve tüm dünya üzerinde ortak bir dili, emeğin dilini hâkim ve anlaşılabilir kılmak istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Emek hareketleri olarak kirli senaryolara karşı çıkmalıyız
Dünyanın birçok yerinde egemen güçlerin etkileriyle kanın ve gözyaşının aktığını kaydeden Yalçın, şunları söyledi:
“Bizler emek hareketleri olarak tüm bu kanlı senaryolara karşı çıkmak için varız. Birlikte iletişim ağını oluşturarak bir kelebek etkisi oluşturabiliriz. İstişarelerimizi ve iletişimimizi artırırsak, o zaman başarılı olmuşuz demektir. Dünyadaki adaletsizlikler her geçen gün maalesef büyüyor. Dünyadaki üç kişinin elinde bulundurduğu servet, 43 ülkenin gelirinden fazladır. Burada bir adaletsizlik var. Oda ve kafa konforunu elde edenler, biliyoruz ki bu anlamda elindeki mevcut kaynakları işleme kapasitesine ulaşmamış ülkelerin zenginliklerini sömürerek bu noktaya geliyor. Emek kesimi olarak, alın terinin muhatapları olarak, ekmeğimizi helalinden, alnımızın teriyle kazanan kesimi olarak, hakkımızın peşine düşmezsek, halkımızı da savunamayız. Örgütlü yapılar olarak oluşturabileceğimiz kamuoyu bireysel gündemlerden daha güçlüdür. Dünyanın her bölgesindeki sorunları, bu sorun bizim diyerek benimsemeli ve çözmek için çaba sarf etmeliyiz.”