Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, “Siyasette, sivil ve demokratik yönetimde vesayete ne kadar karşıysak, vesayetin ifşası ve imhası için ne kadar kararlıysak iş güvencesi üzerinden kamu personel sisteminde, kamu görevlileri üzerinde, emeğimiz ve ekmeğimiz üzerinde vesayet oluşturulmasına da en az o kadar karşıyız; iş güvencesini korumakta, kapsamını genişletmekte o kadar kararlıyız” dedi.
“Memur-Sen’e Davet, Tercihimiz Evet” buluşması Adana’da gerçekleştirildi.
Milletimizden ‘evet’ bekliyoruz
Toplantıda konuşan Genel Başkan Ali Yalçın, Memur-Sen olarak, ülkemizin siyasi geçmişte yaşadığı siyasi krizlerin büyük bölümünün darbe anayasalarından kaynaklandığını bildiklerini ifade ederek, “Hükûmet sisteminde değişikliği doğru bir adım olarak görüyoruz. Çok başlı yürütme erkinden vazgeçilmesini, Cumhurbaşkanlığı sistemiyle tek başlı yürütme modelinin benimsenmesini destekliyoruz. Bu anlamda, 16 Nisan’da gerçekleştirilecek anayasa değişikliğine ‘evet’ diyor, ‘tercih evet’ çağrısıyla milletimizden de ‘evet’ bekliyoruz” şeklinde konuştu.
Güvence içermeyen istihdam türlerinden kurtulmalıyız
“Yürütmede çok başlılık siyasi krizlere, karar alma süreçlerinde gecikmelere neden olurken, istihdam türü yönüyle kamu personel sisteminde çok çeşitlilik de iş barışının bozulmasına, enerji kaybına, hak ihlallerine ve motivasyon kaybına sebep oluyor” diyen Yalçın, şöyle devam etti: “Bu yüzden Memur-Sen olarak, 4/C kapsamındaki geçici personelin, 4/B’li personelin, farklı kurumlarda geçici istihdam edilerek hizmet sunanların, memur işi yapan kamu işçilerinin kadroya geçirilmesi; kamuda ya 4/A ya da 4/D kadrosunda çalışma olması teklifinde ısrarcıyız. Güvence içermeyen, güvence noktasında esneklik içeren istihdam türlerinden kurtulma teklifimize bürokrasinin de ‘evet’ demesini bekliyoruz.”
İş güvencesini ortadan kaldırmanın hesabını yapanların beyanları bizi rahatsız ediyor
Vesayet noktasında sivil siyasetin güvence altına alınmasına odaklanan Türkiye fotoğrafı ile kamu personel sisteminde iş güvencesini hedef alan tutumların, beyanların birbirine yakışmadığını kaydeden Yalçın, “Biz, kamu personel sisteminde güvencesiz istihdama son verilmesini teklif ederken, bunun mücadelesini verirken; siyaset ve bürokrasiden ilgili ilgisiz birçok özneden aksi yönde beyanlar ve açıklamalar yapılıyor. İş güvencesini yok etmeye dair çalışmalardan, hedeflerden söz ediliyor. Biz milletle beraber Türkiye’nin içe dair sorunlarını, siyasi alanla ilgili tasarım bozukluklarını gidermenin hesabını yaparken, iş güvencesini yok etmenin hesabını yapanların beyanları bizi üzüyor ve geriyor. Vesayet noktasında sivil siyasetin güvence altına alınmasına odaklanan Türkiye fotoğrafı ile kamu personel sisteminde iş güvencesini hedef alan tutumlar, beyanlar birbirine yakışmıyor. Siyasette vesayete karşı güvence sistemleri ve zeminleri oluştururken, kamu personel sisteminde keyfiliğe karşı güvencenin, iş güvencesinin kaldırılması yönünde sarf edilen cümleler basiret ve isabet yönü olmayan cümlelerdir. Siyasette, sivil ve demokratik yönetimde vesayete ne kadar karşıysak, vesayetin ifşası ve imhası için ne kadar kararlıysak iş güvencesi üzerinden kamu personel sisteminde, kamu görevlileri üzerinde, emeğimiz ve ekmeğimiz üzerinde vesayet oluşturulmasına da en az o kadar karşıyız; iş güvencesini korumakta, kapsamını genişletmekte o kadar kararlıyız. Memur-Sen olarak, dün olduğu gibi, bugün de, yarın da iş güvencesine yönelik olumsuz her beyana, her düşünceye, her hazırlığa ya da dayatmaya karşı çıkarız. Emeğimizi ve ekmeğimizi hedef alacak her yaklaşıma karşı direnç geliştiririz. Hükûmet Sistemi değişsin sonrasında kamuda da iş güvencesini değiştiririz şeklinde bir yaklaşımla hareket etmeyi düşünenler varsa, şimdiden hayallerini ve hedeflerini değiştirsinler. Demokrasinin, milli iradenin, sivil siyasetin güçlenmesine, vesayetin ve krizlerin yok edilmesine nasıl ‘evet’ diyorsak, iş güvencesinin ortadan kaldırılmasına, sınırlarının daraltılmasına, esnetilmesine, değersizleştirilmesine yönelik en ufak adıma da, söze de, girişime de kesinlikle hayır diyoruz. İçinde bulunduğumuz dönemde, iş güvencesi üzerinden cümle kuranlara tavsiyemiz, gerçekleşmesine izin vermeyeceğimiz bu işlere zaman ayırmak yerine Ağustos ayında gerçekleştireceğimiz toplu sözleşme görüşmelerinde ‘evet’ diyeceğimiz teklifleri hazırlamaya yoğunlaşsınlar. Daha hayırlı ve doğru bir iş yapmış olurlar. Hem de, bizi, milleti ve kamu görevlilerini gereksiz bir gündemle geren ve yoran pozisyonda olmaktan kurtulurlar” ifadelerini kullandı.